Sevan Nişanyan-Elbiseloji

Kralın gözle göremediğin giysilerinden bahsetmek ne zevkli muhabbettir! Biraz metafizikle uğraşmış, spekülatif ilimlere aşina biri bunu bilmez mi?

Gözün görmez çünkü şeytan gözünü karartmıştır: önce buna inanman lazım. Bunca kıymetli hocanın, evliya ve enbiyanın “gördüm” dediği giysileri görememen günahkâr nefsinin sana oynadığı bir oyundur. Nefsini inkârla işe başlarsın.

Sonrası çorap söküğü gibi gelir. Günde beş vakit o güzel giysileri övmeyi öğrenirsin. Kralın giysileri ipek midir keten midir? Dün giydiğini bugün de giyer mi? Kumaşı insan kumaşı mıdır yoksa manevî âlemin sırrı ile mi dokunmuştur? Bu konuları binlerce yıldan beri tartışan âlimlerin ilmine ve ustalığına hayran olursun.

İnsan aklı başlangıç noktalarını sorgulamakta tembeldir. Başlangıcı bir kez kabul ettikten sonra önünde deryalar gibi kütüphaneler açılır. Kralî elbiseloji ilminin ummanına dalar, görülmedik lezzetlerle tanışırsın.

Mübarek perşembe günleri kralın en muhteşem giysilerini giydiğini söylerler. O gün herkesle beraber “ooo!” diye haykırıp secdeye gelmeyi öğrenirsin.

Kırk yılın başında çocuğun biri çıkar “ama kral çıplak!” der safça. Önce onu sevecenlikle uyarırsın. “Şeytana uyma” dersin. Halkla beraber secde ederse zamanla onun da elbise ilminin derunî lezzetine varacağına güvenirsin.

Israr ederse susturursun. Düzelme ihtimali olmayacak kadar yaşı geçkin bir çocuksa, mecbur, katledersin.

Çünkü hakikat zehirdir. Şeytana emanet ettiği iç kalbinde bütün insanlar hakikati bilir. Biri yüksek sesle hakikati söylerse hiç belli olmaz, birden bakarsın milyonlar uyanıvermiş, “aa tabi ya, biz de biliyoruz kral çıplak!” diye itiraf edivermiş.

Alıntı- Taraf

Yorum bırakın

Henüz yorum yapılmamış.

Comments RSS TrackBack Identifier URI

Yorum bırakın